9 Ocak 2014 Perşembe

Schicksal 2

Yine uzun bir aradan sonra tekrar yazıyorum... Hikayemin devamı şöyle... Bir kaç ay onunla pek görüşemedik, bana bağlanmak istemiyordu ama uzak da durmak istemiyordu. Yeni bir ilişkiden çıkmış ve oldukça yoğun psikolojik sorunları (şizofreni) vardı. Benimle tanışmadan önce bu sorunlar yüzünden hastaneye yatmış. Aynı zamanda (bu şehirde ulaşılması gerçekten çok kolay) uyuşturucu problemleri varmış. Şizofreni ve uyuşturucu yan yana gelince pek iç açıcı olmadığını öğrendim. Bir kaç kez psikoz denilen bir duruma girmiş. Ailesi özellikle annesi ile çocukluktan gelen problemleri var. Hala bunun acısını yaşıyor. Annesi çok eziyet etmiş, tahminimce annesinin de problemleri vardı. Hikayeye geri dönersek, ben bu arada bu kadar çok kişinin pozitif olduğunu öğrendikten sonra test yaptırmaya karar verdim, ve süpriz... Ondan geçmediğine zaten emindim, hem test süresi hem de tehlikeli bir şey yapmamamızdan ötürü. Ama bu hayatımı pek değiştirmedi sadece günde bir tablet alıyorum tek değişen gerçek bu. Parade zamanı gelmişti yani onur yürüyüşü zamanı, aylardır aklımdan o çıkmıyordu, ama onu sadece iki ayda bir görebilmiştim. Onur yürüyüşü için Berlin'e neredeyse bir milyonu aşkın gay gelmişti bu (yani geçen) yıl. Onu bu kalabalığın içinde görecek olmam aklımdan bile geçmezdi, gerçi hep keşke görsem diyordum içimde orada dolaşırken... Sonra birden arkamdan birisi gözlerimi kapadı... Ta da! Ve o, ne kadar mutlu olmuştum onu orada görünce. O gün o kadar insanın arasında yanımızdan geçenlere bile bakmadan bir köşede unutulmaz bir şekilde seviştik. Daha sonra birbirimizle daha çok vakit geçirmeye başladık. Bir gün yine buluştuk bana çok önemli bir şey söylemek istiyordu, ve ayrılmak istiyordu. Biz neyiz bilemiyorum diyordu sevgili miyiz, arkadaş mıyız? Arkadaş olmak istediğini söyledi, yani kısaca ilerlemesini istemiyordu... Saatlerce konuştuk benim için ona karşı bir şey hissetmemek imkansızdı seni her zaman seveceğim illa bana sevgilim demek zorunda değilsin seni koşulsuz seviyorum dedim. Çok duygulandı ve ağlamaya başladı. Ve o da bana karşı olan hislerini daha çok açtı. O akşam ayrılmak içindi ama sevgili olmamızın akşamı oldu. Zamanla ilişkimiz daha da derinleşti, bir gün köpeği hastalanmıştı ve işe gitmesi gerekiyordu bir kaç gün onda kalmamı istedi. O zamanlar zaten bir kaç günlük kalmalar bizim için normaldi... Birkaç gün kaldım ve sonra gitmemi istemedi ve yanına taşındım o günden beridir birlikteyiz beş altı aydır beraberiz ve birbirimize mutluluk veriyoruz. Ve şimdi onun için geride kalan psikolojik rahatsızlıklarının acılarını çıkartmak var, bunun için yollarda ve ben evimizde onu bekliyorum... Neyi mi bekliyorum? Tabiki devamı daha sonra...

22 Ağustos 2013 Perşembe

Schicksal

Bir gün biri gelir ve hayatından çıkanlara teşekkür edersin... Öyle bir hikayem var ki üzerine kitap bile yazılır. Berlin'e geldikten sonra üç aylık bir ilişki ve pek çok tek gecelik maceram oldu, ama yalnızlık insanın içini kemiriyor. Doğru kişiyi bulamamak yıpratıcı. Burası da insanların söylediklerine göre aşkın öldüğü yer. Seks çok kolay elde ediliyor, hem de taş gibiler ile. (Aynı anda pek çok taş gibi ile) Ama insanın ruhuna bu yetmiyor. Bir Şubat akşamı bir dans-club'e gitmek için evden çıktım. Pek inançlı biri olmamama rağmen bir dua ettim. Beni hem ruhu, hem kişiliği, hem de dış görünüşü ile etkileyebilecek birini çıkar, o benimle olsun ne olursa olsun onu bırakmayacağım diye. Gittiğim yer daha çok lezbiyenlerin uğrak yeriymiş ama ben bunu içeri girmeden bilmiyordum... İçeri girdim, güzel müzik vardı bir süre sonra dans etmeye başladım. İçeride pek çok çekici insan olmayışından ve doğal olarak o meranda bayan ağırlıklı olduğundan çıkmayı düşünüyordum, içimden müzik güzel bir on beş dakika daha kal dedim... Orta yaşlı bir bayan bir çocuk ile dans ediyordu, o kadar tatlı bir çocuk vardı ki karşısında. Dans ederken ona doğru bakmaya başladım, o da bana doğru baktı birbirimize gülümsedik, sonra bayan arkadaşı bize yol verdi dans etmeye başladık. O kadar mutlu hissediyordum ki. Sonra biraz hava almak için dışarı çıktık. Konuşmaya başladık, ama o kadar almanca bilmiyordum, neyse ki onun İngilizcesi çok iyi olmasa da benim Almancam'dan iyiydi. Sigarası bitene kadar arkasından sarıldım ona... Çok mutluydum sanki kayıp olan birini bulmuş gibi hissediyordum. Club'den çıktık, benim evime yakın bir yerdi, yürümeye başladık hava soğuk ve karlıydı, sürekli gülüyordum tutamıyordum içimdekileri. El ele tutuşarak gittik benim eve. Küçük bir yatağım vardı, yattık birbirimize sarıldık uyuduk, seks yapmadık o gece, sonraki gün bir randevusu vardı ev bakıyordu taşınacaktı... Kalktık onu tren istasyonuna kadar geçirdim bir kahve ısmarladım, telefonlarımızı değiş-tokuş ettik. O gece emin olmuştum o benim kaderimdi ve içimden bu çocuğu ne olursa olsun seveceğim dedim. Sonra mesajlaşmaya başladık, bana pozitif olduğunu söyledi. Ben de ona fark etmez ben senden çok hoşlandım dedim... Dünyada pek çok çift vardı ne de olsa bu durumda olan önemli olan korunmaydı... (Devamı gelecek...)

17 Nisan 2013 Çarşamba

Sommersturm


Çok sevdiğim bir Alman filmi, buradan tamamını izleyebilirsiniz... Bu filmi oldukça samimi ve tipleri oldukça çekici buluyorum, en az iki üç kere izledim. Gerçi bu almancamı geliştirme isteğimden de olabilir ama niye başka film değil de bu!

Berlin ist freiheit!


Yazmayalı yine çok uzun zaman geçti... Ama hayatımda çok büyük değişikliklerde meydana geldi. Evet, Avrupa'nın en özgür şehirlerinden biri ve "place to be" diye anılan Berlin'e taşındım. Özgür olmanın tadı bir başka, sokakta öpüşebilmek, normal karşılanabilmek ve evet Alman erkekleri çoğu oldukça çekici. Zaten oldum olalı sarışın severdim, tam göbeğine düştüm :))))

12 Kasım 2012 Pazartesi

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Yazmayalı neler oldu

Evet, yine uzun zamandır yazmadım, zor geliyor ne yapabilirim, zaten hiçbir zaman hoşlanmamışımdır böyle uzun uzun yazmaktan. Neyse, bu uzun zaman diliminde neler oldu konuya dönelim :)
Anneme açılmamdan sonra evet çok daha rahat hissediyorum kendimi vicdani olarak, üzerimden pek çok yük kalktı. Ama biraz fazla konuşkan olan annem durumu pekçok kişiye anlatmış çoğunluğu akrabalar olmak üzere. Kimseden kötü bir tepki almadım zaten ki alsamda ağzını burnunu kırarım bana tepki gösterecek kişinin. İnsanlar önce kendileriyle hesaplaşsınlar ki zaten bu durumda bir acayiplik olmadığı hem mantıken hem de tıbben aşikar.
Ha bir de unutmadan bu yıl düzenlenen pride'da ben de vardım, oldukça rahat hissettim kendimi, artık bu konulardaki çekingenliğimi üzerimden attım zannedersem. Bir de maalesef kötü bir şekide ayrıldığım çok sevdiğim kişi bana tekrar ulaştı, meğer bunca süre o da çok acı çekmiş. Ama yine maalesef artık bizim için çok geç, bundan sonra geriye dönülemeyecek kararlar aldım, yurt dışına gidiyorum bu sefer çok daha uzun süreliğine, bir kaç ay önce ulaşsaydı keşke bana herşey çok daha farklı olabilirdi, şimdi kalırsam ne gidecek yerim, ne işim, ne de özgüvenim kalır, birgün döneceksem bile şimdi gitmek zorundayım. Ama dönmeyi de istemiyorum, neden mi bir hayat boyu onunla elele gezememek, çoğu insana benim neyim olduğunu açıklayamamak, her gün yine çoğu insana tonlarca yalan uydurup gölgelerde saklanmak bana göre değil. Tersini yaparsam da biliyorum ki hayatımdaki herşeyde olduğu gibi çok ileri giderim ölüm tehditleriyle boğuşur, hatta sinirlenip tehdit edenlere tehdit unsuru olup durumu daha da karmaşık bir hale sokabilirim.
Bu yüzdendir ki uzun bir süredir kendimi biraz yanlızlığa sürükledim onu görmemem gerek olurda yeniden başlarsak (onu tekrar görürsem büyük ihtimalle öyle olur) gitmek zorunda olduğum için daha büyük bir acı hem beni hem onu bekler. Başka insanlardan da soyutladım kendimi ki kimseye birşey hissetmeyeyim bu aralar... Onun için bu kendimi ve çevremin beni kabul etmişliğine rağmen uslu duruyorum bu aralar. Şu da ayrı bir gerçek ki bilmiyorum sıcaklardan mıdır ne hormonlarımda iyice depreşti bu ara :) Ama kimseyi incitmemek adına straight olmamama rağmen Elizabeth ile düzenli ilişkimi en üst düzeyde devam ettiriyorum LOL

18 Mart 2012 Pazar

Coming out!!!

Evet, aynen düşündüğünüz gibi sonunda ben de came out oldum. Kendimden hiç beklemezdim, belki stresten, belki de yurt dışı deneyiminin verdiği rahatlıktan ama ben de sonunda açıldım. Açıldım derken anneme ve bir kaç akrabama açıldım. Düşündüğümden daha kolay oldu... Ama annem daha tam alışamadı, hala psikolojik bir problem olduğunu düşünüyor. Neyse zaten iki hafta sonra bir psikolog'a gideceğiz... Bu durumu tamamen anlayan ve annemi de alıştırmaya çalışan akrabalarım var neyse ki. Pek çok kişiye göre bu yönden şanslıyım sanırım. Ama memnunum açıldığıma üzerimden öyle büyük bir yük kalktığını hissediyorum ki, anlatamam. Tabi bu açılma maalesef annem bazı akrabalarım ve yakın arkadaşlarımla sınırlı kalmak zorunda, bizim toplumumuzun buna alışmasına daha 100 yıl var. Mutluyum, gururluyum!

5 Şubat 2012 Pazar

Avrupa, bir süredir yurt dışındayım Avrupa'nın göbeğinde... Burada ki insanlar bize göre çok şanslı kesinlikle çok daha açık görüşlü ve yapıcı. Hep Türklerin hoşgörülü olduğu tezini savunuruz buraları gördükten sonra pek bi yalan geldi bu bana. Sırf insanların nezaketinden bile anlaşılabilir bu. Hangi birimiz asansöre binerken ve inerken selam veriyoruz... Bir de bizim milletin buraya geldikten sonraki halleri içler acısı her gelen Türk kızların arkasından laf atıyor ister en okumuşu ister en cahili, ben olsam ben de istemezdim bizi Avrupa birliğinde... İster istemez pek çok şeye tanıklık ettim burada kamyoncu amcaların straight sex clublarında evde karıları hiç bir şeyden habersizken kızı yaşındaki kızlarla para karşılığında yatması da dahil olmak üzere. Şimdi bu ahlak anlayışımızın ikiyüzlülüğünün en açık örneği değil de ne? O kadar içime sinmiş ki bu korku burada bile kendimi gizliyorum ya bir şekilde duyulur bir şekilde Türkiye'den insanların haberi olursa diye. Tabi şöyle bir durum da var, ya burada aşık olursam o zaman tam hapı yuttum tamam burası gaylere hoşgörülü ama nereye kadar. Biriyle aşk yaşasam eninde sonunda ayrılmak zorunda kalacağız ben yine bizim memlekete bizim düzene o yine bizlerden habersiz buradaki hayatına... Bu arada başıma da ilginç bir şey geldi burada, Türk bir gay ile tanıtım onun sayesinde buradaki mekanlara gittim gördüm. İşin daha da ilginç yanı o kadar çok mekan var ki insan düşünüyor acaba yüzdeye vursan insanların yüzde kaçı gaydir :) Hiç az çıkacağını zannetmiyorum. O arkadaş ile de biri iki gün takıldık gezdik gördük ama demek ki onun da içine öyle bir korku saplanmış ki Türkiye'ye döndüğünden beri haber yok. Psikolojisi gerçekten sağlam olan biri yok galiba... Döndükten sonra sanırım kendimi iyice soyutlayacağım aslında şimdiden başladım o Türk arkadaş bana cesaret veriyordu mekanlara gitmek için tek başıma bir şey yapmaktan nefret ediyorum, ne yapayım. Kendimi klonlayabilseydim keşke :P

14 Aralık 2011 Çarşamba

Ayrılık

Ayrılık, üç ay süren ciddi olduğuna inandığım duygulardan sonra ayrılık... Hala seviyorum onu kahretsin bu hayat. Arkadaşlarım destek olmaya çalışıyorlar ama nafile... Sırf bu olanlardan dolayı iki arkadaşıma itiraf edeceğim. Artık daha açık yaşamak istiyorum, çok acı çekiyorum ve hala ayrılığı kabul edemiyorum sanki geri dönecekmiş gibi her an onu özlüyorum. Yorgana onu düşünerek sarılıyorum. Sebepsiz gere gülüyorum. Ve tabi bunların hepsini dışarıya hiç çaktırmadan yaşamaya çalışmak da cabası. Anlatacak çok şey var aslında ama yazamayacağım çok koydu çok yoruldum, kusura bakmayın.... Ayrıca Image post'unu gönderdiğimde yeni ayrılmıştım bir gün falan olmuştu isimsiz kardeşlerim

11 Aralık 2011 Pazar

Imagine



Elton John bana nedense görünüş olarak çok itici gelirdi ama gençliği iyiymiş şaşırdım :D



Eh buraya da John Lenon'dan orjinal halini koymak gerekir diye düşündüm...
Ayrıca belirtmem gerekir bu parçanın tüm felsefesine gönülden katılıyorum.

29 Kasım 2011 Salı

o ve içindeki psikopat

neden böyle bilemiyorum bizler acaba yaşamamız gerekenleri normal yollardan yani açıkça ve rahatça yaşayamadığımız için mi bilemiyorum hep bir depresif ruh hali, hep karmaşık duygular içindeyiz. Tabi herkes aynı olmayabilir ama "öka" [ benimki :) ] öyle. Bu tür duyguları zaman zaman ben de hissediyorum ama onda artık kronikleşmiş. Normal ve mutlu bir akşam geçiriyoruz sabah öyle bir suskun ve depresif olabiliyor ki... O mutlu ve neşeli suratı bir anda soğuk bir duvar gibi oluyor... Anlayamıyorum sonra bir anda günün ilerleyen saatlerinde bana çok güzel mesajlar atabiliyor. Psikolojik sorunları var, gerçi hangimizin yok ki bu kadar bastırılmış hayatlar, yaşanmışlıklar, yaşanamamış duygular.... Bu kadar cıvımak bana göre değil :S Pek duygusal zımbırtıları sevmem uğraşamam... Ama enteresan bir şekilde o kadar da duygusalım. Biriyle olmak güzel bir duygu, ama biriyle olmak derken seks'i kastetmiyorum. Tamam, itiraf ediyorum sex harika bir şey ama bir ilişki çok daha farklı, çok daha güzel. Bir insanla sarılıp yatmak, onunla uyuyabilmek. Yanında oturup kalkmak, sarılıp televizyon izlemek, sadece öpüşmek daha ileri gitmende bir sakınca olmasa bile sadece öpüşmekten, bakışmaktan keyif alabilmek, sarılmaktan keyif alıp devemını getirmeye ihtiyaç bile duymayacak doyuma erişmek. Hepinize nasip olur umarım. Ben çok şanslıyım, bunları çok çabuk elde ettim. Olgun olun boşuna zaman harcamayın, diğer insanları da üzmeyin, unutmayın bizler böyle doğduk ve isteseniz de istemeseniz de bu şekilde devam edecek. Deal with it! Boşuna zavallı bir kızın da hayallerini yıkmayın, kendinize göre birini bulun ve onun için savaşın. Tamam, onun psikolojik problemleri olabilir ve hatta sizin de olabilir. Ama unutmamak gerek kolay değil ki bizlerin yaşadıkları, insan kendini bile zor kabul ediyor... Ne olacağımız belli, bari biraz düşünelim acı çekmeyelim kendimize bir düzen kuralım. Ben bir eş ile olmayı tercih ediyorum ne istediğimi belirleyebildim en azından hayatta, bana bir arkadaş olacak aynı zamanda en iyi dostum olacak bunları onda görebiliyorum ve onun için çabalıyorum. Belki sizin seçimleriniz ve yaşayış tarzınız da farklı olabilir. İlla alternatif olacağım diye de zorlamaya gerek yok güzele güzel demek lazım ki mutlu olasın. Belki kalbiniz de geniştir o zaman da yol var poligami... Neden olmasın, çok merak ediyorum poligamik bir gay evliliği var mıdır acaba :D İnsanlar mutlu olabiliyorsa, siz mutlu olabilecekseniz niye çekiniyorsunuz ki. Belki 3 gay yada bir lebiyen, bir bi-kadın, bir bi-erkek ve gay bir aile kurmayı denemeli Quadropoly :D... Belki çok saçmaladım belki değil ama insanlar özgür yaşamalı içindeki her şeyi. Aklımdan geçenleri yazdım sadece... Tabi bunları yapan insanlar sorumluluklarını da unutmamalı. İşte bunları açığa vuramadığımız için sorunlu hayatlar yaşıyoruz...

21 Kasım 2011 Pazartesi

bloglar ve ben

gerçekten beni bu tür blogları okumak çok rahatlatıyor kendimi daha iyi, daha ümitli hissediyorum. Umarım başkalarına aynı duyguları yaşatabilirim. Zor daha önce dediğim gibi, bu şekilde yaşamak zor. Herkese yalan söylemeye mecbur olmak ve kendini sınırlarsan mutsuz, sınırlamazsan aşalık yerine konmak... Ama ancak birlikte yenebiliriz bunları ben buna inanıyorum. Her ne kadar açık olmasam da; daha doğrusu olamasam da benim gibi düşünenlerin olduğunu bilmek güç veriyor. Blog'umun istatisliklerine baktım yeni yapmama rağmen oldukça çok ziyaret edilmişim, mutlu oldum. Yazın mutlaka yazın, içinizi dökün, hem sizin için iyi, hem başkalarına ümit veriyor yazdıklarınız... Birde yazılarıma yorum gelirse daha da mutlu olacağım... Benim gibi yazmaktan nefret eden, iş temposu yoğun, bu tür şeylere çok da sikinde değil gözüyle bakan biri bile yazmayı başarabildiyse ne duruyorsun yaz!

Selam Gaydenadam

selam benim ilk takipçimsin özel olarak teşekkür ediyorum, insan bir şeyler yazdığında okunursa daha mutlu oluyor sonuçta... Ne güzel partnerinle birlikte yeni bir hayat kurmuşsun. Umarım mutlu olursun, ve bize de nasip olur böyle şeyler.... Sağol kendimi iyi hissettirdi.

arkadaşlıklar 2

Bu gün çok ilginç bir şey oldu. Yakın bir arkadaşımız var esp ile... Ha bir de esp kim diyeceksin esp ve pul benim yakın arkadaşlarım şu daha önce bahsettiğim bana kendilerini açanlar. Başka bir arkadaşımız daha var ama o bizim gibi mi bilmiyoruz; uzun zamandır şüpheleniyorduk... Bu arkadaş zok diye bilinir, hatta oldukça sosyal tam anlamıyla bir sosyal kelebek misali... Zok'a bir süredir bilmediğimiz bir misafir gelip gidiyor, daha önce ne duyduğumuz ne de gördüğümüz... Bir şekilde zok geçiştiriyor ama düşündüğünde nasıl tanışmış olabilir anlayamıyoruz... Üstelik bu kadar samimi evlerde kalacak kadar. Zok'un evi zaten dar ki bu yeni arkadaş ismi Icm, o da istanbul da yaşıyor... Neyse esas bomba, tesadüfen zok'un twitter'ına bakıyordum arkadaşlarıdan biri bu icm'miş (ben icm'i hiç görmedim esp görmüş twitter resmini gösterince o söyledi) Ama tesadüfen ne fark edeyim... Foto'suna bir baktım şu ünlü arkadaşlık sitemizin resimlerinize otomatik asılan fligranı ve profil ismi... Eh tabi hafiyelik durur mu! Hemen baktım profili buldum. Eh, bu adam 100% bizlerden. E tabi neticesiyle zok da bizden gibi duruyor... Viva la vida!
Şimdi zok ile biraz eğlenme vakti. Ben biraz bu tür şeylerin cıvığını çıkartabilirim, biliyorum kapasitem var... Ne yapalım eğlenceli insanlarız nihayetinde.
Onunla yine konuştuk... İçimdeki sevginin karşılıksız olmadığını biliyordum... Evet, onu bir kardeşten arkadaştan da öte sevebilirim... Arada bir kaç çılgınlıkta yaptım onun için gece yarısı kapısına dayandım, beni hiç beklemezken. Mesajlaşıyorduk, beni sevmediğini düşünüyordum son mesajlarından sonra... Sonra bir mesaj daha attı; onun da aklı karışıktı ne de olsa az şey yaşamamıştı... Onun tecrübesi bana göre daha fazla benim zaten daha önce bir aşk tecrübem ya da kâle alınabilecek cinsel bir tecrübem de yoktu... Ama şuna eminim onu seviyorum o da beni. Onun da blog'u var belki de hatta büyük ihtimal bu yazıyı okuyanlar onun yazısını da okumuş olabilir :) İşte bana o mesajı attı. Bir dakika bile durmadım uzak olmasına rağmen gittim kapısına dikildim. Her şey çok daha iyi artık. Ama henüz aşkımın ciddiyetine samimiyetine tam olarak inandıramadım. İnanıyor aslında biliyorum ama deneyimsiz olduğum için korkuyor... Korkuları boşa çıkacak bir tek buna eminim. Onu uzaktan bile hissedebiliyorum, bu çok farklı bir duygu... Sanki ailemden biri gibi öyle yakın geliyor ki... Ama ne yazık ki bizi bir süre pek de kısa olmayan bir ayrılık bekliyor. Mecburen iş ne yapalım... Neyse bu da bizi test etmiş olacak bu yönden bakmak daha iyi. Gittiğim yerden döndüğümde daha da kuvvetlenmiş olacağız hadi bakalım hayırlısı...

12 Kasım 2011 Cumartesi

...

Kendimi hep çok dayanıklı zannederdim, bilmiyorum belki hala öyleyim ama kendime itiraf etme sürecini yaşadıktan sonra, yakınlaşabileceğim birilerini aradım, buldum. Benim için bunlar çok yeniydi hala da yeni aslında. Neyse, biriyle tanıştım çok özel biri ile bir erkeğe aşık olunabileceği hiç aklımdan geçmezdi. Zaten öyle sulu sulu aşk meşk hoşlanmam. Sanırım pek çoğumuz gibi erkek gibi erkek olmak ve karşımdakinden de aynısını beklemek gibi düşüncelerim var. Çok komik aslında, gay olmayan insanlar bizi çok farklı düşünüyorlar, illa kıvırtmalı kız gibi olmalı falan. Tamam, kabul öyle insanlar da var ve saygı duyuyorum ama illa öyle olmak zorunda da değil ki... Zaten burayı okuyan varsa muhtemelen dediğimi anlamıştır. Konumuza dönelim; bu yıl çok farklı şeyler yaşadım aslında önce bir kıza aşık olur gibi oldum onunla gezdik dolaştık ama ne yapayım canım onunla mağlum şeyleri istemiyor, sonra fark ettim ki bu aşk değilmiş sadece yakın bir arkadaşlık. Ya bunu fark etmeseydim ve bu kız ile daha ileriler gitseydim düşünsenize ikimizde mutsuz sorunlu bir evlilik. Eminim aslında, bir kızla evlenseydim onu asla aldatmazdım ama bu ne kendim için dürüstçe bir davranış ne de karşımdaki için. Ah anne en çok sana bir torun veremeyeceğim için üzülüyorum ama elde değil... Ben de seviyorum aslında çocukları baba olmayı çok isterdim, iyi bir baba olabilirdim... Kızlar ile olmayacağını anladıktan ve acceptance stage'imi bitirdikten sonra şu meşhur sitelerden birine girip kendim gibi birilerini aramaya başladım. Açıkçası o siteler de pek iç açıcı değil... Her nasılsa düzgün biri karşıma çıktı o çok özel kişi... Aşık olduğumu onunla anladım onunla yaşadım pek çok şeyi ama çok az görüşebildik psikolojik sorunları var, sanki mutlu olmak bile istemiyor, isteyemiyor. İçinde bir acı var bunu gördüm ve nasıl olduğunu bilemiyorum hissettim, yanımda olmasa da onu hissettim hala da hissediyorum. Ama olmadı olamadı, onu çok sevdim o ise artık geçmiş tecrübelerinden dolayı bitik bir haldeydi sosyalliği seks olarak bile görüyor olabilir, bilemiyorum çok uğraştım onunla olmayı ama olamadık işte ama yinede seviyorum onu tamam artık bir sevgili gibi sevemem ama bir kardeş bir arkadaş gibi seviyorum...

arkadaşlıklar

Kendimi kabul etmek elbet zor oldu ama arkadaşlar önemli... Enteresandır iki arkadaşım var bana kendilerinin gay olduğunu itiraf eden. Anlamıyorum dışarıdan tahmin edilebilecek biri değilim nasıl oluyor bu anlamıyorum en yakın iki dostum üniversitedeyken bana itiraf etmişti. Onların da sancılı anları var hala daha benim gibi kafaları karışık ama "acceptange stage" denilen süreç onlarda benden daha önce başlamıştı. Ben o zamanlar denial, denial, denial... Bu arada kimse kusura bakmasın ingilizce kelimeler, devrik cümleler ya da özensiz yazımlar bu blog'da olacak, zaten nasıl yazdığımı bilmiyorum bir de ona dikkat edemem... Sonuçta burası içimi dökmek için kitap falan yazmıyorum! Neyse, bu arada üniversiteden yeni mezun oldum ve bir işte çalışıyorum bu arkadaşlarımdan biri yurt dışında (şimdilik gününü gün ediyor), diğeri ise benim gibi çalışıyor o da çok acı çekiyor olmadık insanlara platonik olarak yazıyor ve muhtemelen bir tek bunları benimle paylaşabiliyor. Ona da çok üzülüyorum sürekli acı çekiyor.

zor...

Hayat zor, gerçekten zor hele benim için ve bu blog'un muhtemel okuyucuları (olursa) için daha da zor... Ne oldu nasıl oldu bilmiyorum ama sonunda bu yaz kendime itiraf ettim ben bir gay'im. Yıllarca kendimle çeliştim, içim içimi yedi str8 porno izleyip kadına değil erkeğe baktım. Çok zorladım kendimi ama yok: born this way baby. Niye kendime itiraf edemiyordum derseniz cevap basit ve net ailemi yakınlarımı özellikle de annemi üzme istemiyorum. Annem ile aramızdaki ilişki çok özel beni bu halimle de kabul eder buna eminim ama yine eminim ki yıllarca sabah akşam ağlar. Zaten Türkiye'de kaç kişi açık bir şekilde yaşayabiliyor ki hayatını modacı, sanatçı ya da gay etiketli işleri yapmayan insanlar için bunu açıklayıp hala işine devam edebilmek imkansız...