14 Aralık 2011 Çarşamba

Ayrılık

Ayrılık, üç ay süren ciddi olduğuna inandığım duygulardan sonra ayrılık... Hala seviyorum onu kahretsin bu hayat. Arkadaşlarım destek olmaya çalışıyorlar ama nafile... Sırf bu olanlardan dolayı iki arkadaşıma itiraf edeceğim. Artık daha açık yaşamak istiyorum, çok acı çekiyorum ve hala ayrılığı kabul edemiyorum sanki geri dönecekmiş gibi her an onu özlüyorum. Yorgana onu düşünerek sarılıyorum. Sebepsiz gere gülüyorum. Ve tabi bunların hepsini dışarıya hiç çaktırmadan yaşamaya çalışmak da cabası. Anlatacak çok şey var aslında ama yazamayacağım çok koydu çok yoruldum, kusura bakmayın.... Ayrıca Image post'unu gönderdiğimde yeni ayrılmıştım bir gün falan olmuştu isimsiz kardeşlerim

11 Aralık 2011 Pazar

Imagine



Elton John bana nedense görünüş olarak çok itici gelirdi ama gençliği iyiymiş şaşırdım :D



Eh buraya da John Lenon'dan orjinal halini koymak gerekir diye düşündüm...
Ayrıca belirtmem gerekir bu parçanın tüm felsefesine gönülden katılıyorum.

29 Kasım 2011 Salı

o ve içindeki psikopat

neden böyle bilemiyorum bizler acaba yaşamamız gerekenleri normal yollardan yani açıkça ve rahatça yaşayamadığımız için mi bilemiyorum hep bir depresif ruh hali, hep karmaşık duygular içindeyiz. Tabi herkes aynı olmayabilir ama "öka" [ benimki :) ] öyle. Bu tür duyguları zaman zaman ben de hissediyorum ama onda artık kronikleşmiş. Normal ve mutlu bir akşam geçiriyoruz sabah öyle bir suskun ve depresif olabiliyor ki... O mutlu ve neşeli suratı bir anda soğuk bir duvar gibi oluyor... Anlayamıyorum sonra bir anda günün ilerleyen saatlerinde bana çok güzel mesajlar atabiliyor. Psikolojik sorunları var, gerçi hangimizin yok ki bu kadar bastırılmış hayatlar, yaşanmışlıklar, yaşanamamış duygular.... Bu kadar cıvımak bana göre değil :S Pek duygusal zımbırtıları sevmem uğraşamam... Ama enteresan bir şekilde o kadar da duygusalım. Biriyle olmak güzel bir duygu, ama biriyle olmak derken seks'i kastetmiyorum. Tamam, itiraf ediyorum sex harika bir şey ama bir ilişki çok daha farklı, çok daha güzel. Bir insanla sarılıp yatmak, onunla uyuyabilmek. Yanında oturup kalkmak, sarılıp televizyon izlemek, sadece öpüşmek daha ileri gitmende bir sakınca olmasa bile sadece öpüşmekten, bakışmaktan keyif alabilmek, sarılmaktan keyif alıp devemını getirmeye ihtiyaç bile duymayacak doyuma erişmek. Hepinize nasip olur umarım. Ben çok şanslıyım, bunları çok çabuk elde ettim. Olgun olun boşuna zaman harcamayın, diğer insanları da üzmeyin, unutmayın bizler böyle doğduk ve isteseniz de istemeseniz de bu şekilde devam edecek. Deal with it! Boşuna zavallı bir kızın da hayallerini yıkmayın, kendinize göre birini bulun ve onun için savaşın. Tamam, onun psikolojik problemleri olabilir ve hatta sizin de olabilir. Ama unutmamak gerek kolay değil ki bizlerin yaşadıkları, insan kendini bile zor kabul ediyor... Ne olacağımız belli, bari biraz düşünelim acı çekmeyelim kendimize bir düzen kuralım. Ben bir eş ile olmayı tercih ediyorum ne istediğimi belirleyebildim en azından hayatta, bana bir arkadaş olacak aynı zamanda en iyi dostum olacak bunları onda görebiliyorum ve onun için çabalıyorum. Belki sizin seçimleriniz ve yaşayış tarzınız da farklı olabilir. İlla alternatif olacağım diye de zorlamaya gerek yok güzele güzel demek lazım ki mutlu olasın. Belki kalbiniz de geniştir o zaman da yol var poligami... Neden olmasın, çok merak ediyorum poligamik bir gay evliliği var mıdır acaba :D İnsanlar mutlu olabiliyorsa, siz mutlu olabilecekseniz niye çekiniyorsunuz ki. Belki 3 gay yada bir lebiyen, bir bi-kadın, bir bi-erkek ve gay bir aile kurmayı denemeli Quadropoly :D... Belki çok saçmaladım belki değil ama insanlar özgür yaşamalı içindeki her şeyi. Aklımdan geçenleri yazdım sadece... Tabi bunları yapan insanlar sorumluluklarını da unutmamalı. İşte bunları açığa vuramadığımız için sorunlu hayatlar yaşıyoruz...

21 Kasım 2011 Pazartesi

bloglar ve ben

gerçekten beni bu tür blogları okumak çok rahatlatıyor kendimi daha iyi, daha ümitli hissediyorum. Umarım başkalarına aynı duyguları yaşatabilirim. Zor daha önce dediğim gibi, bu şekilde yaşamak zor. Herkese yalan söylemeye mecbur olmak ve kendini sınırlarsan mutsuz, sınırlamazsan aşalık yerine konmak... Ama ancak birlikte yenebiliriz bunları ben buna inanıyorum. Her ne kadar açık olmasam da; daha doğrusu olamasam da benim gibi düşünenlerin olduğunu bilmek güç veriyor. Blog'umun istatisliklerine baktım yeni yapmama rağmen oldukça çok ziyaret edilmişim, mutlu oldum. Yazın mutlaka yazın, içinizi dökün, hem sizin için iyi, hem başkalarına ümit veriyor yazdıklarınız... Birde yazılarıma yorum gelirse daha da mutlu olacağım... Benim gibi yazmaktan nefret eden, iş temposu yoğun, bu tür şeylere çok da sikinde değil gözüyle bakan biri bile yazmayı başarabildiyse ne duruyorsun yaz!

Selam Gaydenadam

selam benim ilk takipçimsin özel olarak teşekkür ediyorum, insan bir şeyler yazdığında okunursa daha mutlu oluyor sonuçta... Ne güzel partnerinle birlikte yeni bir hayat kurmuşsun. Umarım mutlu olursun, ve bize de nasip olur böyle şeyler.... Sağol kendimi iyi hissettirdi.

arkadaşlıklar 2

Bu gün çok ilginç bir şey oldu. Yakın bir arkadaşımız var esp ile... Ha bir de esp kim diyeceksin esp ve pul benim yakın arkadaşlarım şu daha önce bahsettiğim bana kendilerini açanlar. Başka bir arkadaşımız daha var ama o bizim gibi mi bilmiyoruz; uzun zamandır şüpheleniyorduk... Bu arkadaş zok diye bilinir, hatta oldukça sosyal tam anlamıyla bir sosyal kelebek misali... Zok'a bir süredir bilmediğimiz bir misafir gelip gidiyor, daha önce ne duyduğumuz ne de gördüğümüz... Bir şekilde zok geçiştiriyor ama düşündüğünde nasıl tanışmış olabilir anlayamıyoruz... Üstelik bu kadar samimi evlerde kalacak kadar. Zok'un evi zaten dar ki bu yeni arkadaş ismi Icm, o da istanbul da yaşıyor... Neyse esas bomba, tesadüfen zok'un twitter'ına bakıyordum arkadaşlarıdan biri bu icm'miş (ben icm'i hiç görmedim esp görmüş twitter resmini gösterince o söyledi) Ama tesadüfen ne fark edeyim... Foto'suna bir baktım şu ünlü arkadaşlık sitemizin resimlerinize otomatik asılan fligranı ve profil ismi... Eh tabi hafiyelik durur mu! Hemen baktım profili buldum. Eh, bu adam 100% bizlerden. E tabi neticesiyle zok da bizden gibi duruyor... Viva la vida!
Şimdi zok ile biraz eğlenme vakti. Ben biraz bu tür şeylerin cıvığını çıkartabilirim, biliyorum kapasitem var... Ne yapalım eğlenceli insanlarız nihayetinde.
Onunla yine konuştuk... İçimdeki sevginin karşılıksız olmadığını biliyordum... Evet, onu bir kardeşten arkadaştan da öte sevebilirim... Arada bir kaç çılgınlıkta yaptım onun için gece yarısı kapısına dayandım, beni hiç beklemezken. Mesajlaşıyorduk, beni sevmediğini düşünüyordum son mesajlarından sonra... Sonra bir mesaj daha attı; onun da aklı karışıktı ne de olsa az şey yaşamamıştı... Onun tecrübesi bana göre daha fazla benim zaten daha önce bir aşk tecrübem ya da kâle alınabilecek cinsel bir tecrübem de yoktu... Ama şuna eminim onu seviyorum o da beni. Onun da blog'u var belki de hatta büyük ihtimal bu yazıyı okuyanlar onun yazısını da okumuş olabilir :) İşte bana o mesajı attı. Bir dakika bile durmadım uzak olmasına rağmen gittim kapısına dikildim. Her şey çok daha iyi artık. Ama henüz aşkımın ciddiyetine samimiyetine tam olarak inandıramadım. İnanıyor aslında biliyorum ama deneyimsiz olduğum için korkuyor... Korkuları boşa çıkacak bir tek buna eminim. Onu uzaktan bile hissedebiliyorum, bu çok farklı bir duygu... Sanki ailemden biri gibi öyle yakın geliyor ki... Ama ne yazık ki bizi bir süre pek de kısa olmayan bir ayrılık bekliyor. Mecburen iş ne yapalım... Neyse bu da bizi test etmiş olacak bu yönden bakmak daha iyi. Gittiğim yerden döndüğümde daha da kuvvetlenmiş olacağız hadi bakalım hayırlısı...

12 Kasım 2011 Cumartesi

...

Kendimi hep çok dayanıklı zannederdim, bilmiyorum belki hala öyleyim ama kendime itiraf etme sürecini yaşadıktan sonra, yakınlaşabileceğim birilerini aradım, buldum. Benim için bunlar çok yeniydi hala da yeni aslında. Neyse, biriyle tanıştım çok özel biri ile bir erkeğe aşık olunabileceği hiç aklımdan geçmezdi. Zaten öyle sulu sulu aşk meşk hoşlanmam. Sanırım pek çoğumuz gibi erkek gibi erkek olmak ve karşımdakinden de aynısını beklemek gibi düşüncelerim var. Çok komik aslında, gay olmayan insanlar bizi çok farklı düşünüyorlar, illa kıvırtmalı kız gibi olmalı falan. Tamam, kabul öyle insanlar da var ve saygı duyuyorum ama illa öyle olmak zorunda da değil ki... Zaten burayı okuyan varsa muhtemelen dediğimi anlamıştır. Konumuza dönelim; bu yıl çok farklı şeyler yaşadım aslında önce bir kıza aşık olur gibi oldum onunla gezdik dolaştık ama ne yapayım canım onunla mağlum şeyleri istemiyor, sonra fark ettim ki bu aşk değilmiş sadece yakın bir arkadaşlık. Ya bunu fark etmeseydim ve bu kız ile daha ileriler gitseydim düşünsenize ikimizde mutsuz sorunlu bir evlilik. Eminim aslında, bir kızla evlenseydim onu asla aldatmazdım ama bu ne kendim için dürüstçe bir davranış ne de karşımdaki için. Ah anne en çok sana bir torun veremeyeceğim için üzülüyorum ama elde değil... Ben de seviyorum aslında çocukları baba olmayı çok isterdim, iyi bir baba olabilirdim... Kızlar ile olmayacağını anladıktan ve acceptance stage'imi bitirdikten sonra şu meşhur sitelerden birine girip kendim gibi birilerini aramaya başladım. Açıkçası o siteler de pek iç açıcı değil... Her nasılsa düzgün biri karşıma çıktı o çok özel kişi... Aşık olduğumu onunla anladım onunla yaşadım pek çok şeyi ama çok az görüşebildik psikolojik sorunları var, sanki mutlu olmak bile istemiyor, isteyemiyor. İçinde bir acı var bunu gördüm ve nasıl olduğunu bilemiyorum hissettim, yanımda olmasa da onu hissettim hala da hissediyorum. Ama olmadı olamadı, onu çok sevdim o ise artık geçmiş tecrübelerinden dolayı bitik bir haldeydi sosyalliği seks olarak bile görüyor olabilir, bilemiyorum çok uğraştım onunla olmayı ama olamadık işte ama yinede seviyorum onu tamam artık bir sevgili gibi sevemem ama bir kardeş bir arkadaş gibi seviyorum...

arkadaşlıklar

Kendimi kabul etmek elbet zor oldu ama arkadaşlar önemli... Enteresandır iki arkadaşım var bana kendilerinin gay olduğunu itiraf eden. Anlamıyorum dışarıdan tahmin edilebilecek biri değilim nasıl oluyor bu anlamıyorum en yakın iki dostum üniversitedeyken bana itiraf etmişti. Onların da sancılı anları var hala daha benim gibi kafaları karışık ama "acceptange stage" denilen süreç onlarda benden daha önce başlamıştı. Ben o zamanlar denial, denial, denial... Bu arada kimse kusura bakmasın ingilizce kelimeler, devrik cümleler ya da özensiz yazımlar bu blog'da olacak, zaten nasıl yazdığımı bilmiyorum bir de ona dikkat edemem... Sonuçta burası içimi dökmek için kitap falan yazmıyorum! Neyse, bu arada üniversiteden yeni mezun oldum ve bir işte çalışıyorum bu arkadaşlarımdan biri yurt dışında (şimdilik gününü gün ediyor), diğeri ise benim gibi çalışıyor o da çok acı çekiyor olmadık insanlara platonik olarak yazıyor ve muhtemelen bir tek bunları benimle paylaşabiliyor. Ona da çok üzülüyorum sürekli acı çekiyor.

zor...

Hayat zor, gerçekten zor hele benim için ve bu blog'un muhtemel okuyucuları (olursa) için daha da zor... Ne oldu nasıl oldu bilmiyorum ama sonunda bu yaz kendime itiraf ettim ben bir gay'im. Yıllarca kendimle çeliştim, içim içimi yedi str8 porno izleyip kadına değil erkeğe baktım. Çok zorladım kendimi ama yok: born this way baby. Niye kendime itiraf edemiyordum derseniz cevap basit ve net ailemi yakınlarımı özellikle de annemi üzme istemiyorum. Annem ile aramızdaki ilişki çok özel beni bu halimle de kabul eder buna eminim ama yine eminim ki yıllarca sabah akşam ağlar. Zaten Türkiye'de kaç kişi açık bir şekilde yaşayabiliyor ki hayatını modacı, sanatçı ya da gay etiketli işleri yapmayan insanlar için bunu açıklayıp hala işine devam edebilmek imkansız...